10 Mart 2013 Pazar

Galatasaray Bir Tane!


Sen Galatasaray’lısın Kendine Gel!

Takım son 4 haftadır tam ritmini bulamadan oynuyor.Zor da olsa kazanılan Akhisar maçı, içeriden 2-0 yenik durumda 4-2 galip gelmemiz, Eskişehirspor maçında haketmeden kazandığımız 1 puan ve bu hafta da mucizevi biçimde yenildiğimiz Gençlerbirliği maçı. Aslında bu maçlar çok şey anlatıyor.Bu takıma neler oluyor?

Takım formsuz ve sistem değişikliğine gittiği bir döneme girdi.Bu sebeple oyuncularda bu dalgalanmadan fazlasıyla etkilenmiş durumda.Sneijder İnter’de iken önün tek forvet Milito vardı.Bu şekilde etkili olmaya çalışılıyordu.Ancak Sneijder’in yanında tam donanımlı 2 kanat oyuncusu olmadığından sıkıntı yaşabiliyordu.Tek dayanağı arkasında da oyun kurma özelliği bulunan Cambiasso ve Stankovic’in verdiği rahatlık vardı.Zaman zaman bu oyuncular oyun kurarken Sneijder gizli forvet görevi yapıyor ve kalecileri avlıyordu.Galatasaray’da ise sistem çok değişti.Sneijder yine aynı mevkide daha etkili olabilecekken Drogba transfer edildi.Nerdeyse her maç gol atan Burak Yılmaz ve Drogba’nın varlığı Galatasaray’ı mecburen 2 forvetli oyun sistemine etti.Her haliyle form tutan Umut ve her dakika pres yapan Elmander’i saymıyorum bile.2 forvetli oyun sisteminde Sneijder de 10 numara mevkisinde görev yapıp gizli forvet görevi görseydi ortasaha direnci düşecek ve ortasaha tamamen Selçuk’a kalacaktı.Bu yüzden Sneijder, Hagi’nin Elano’yu oynattığı gibi Selçuk’un bir kademe önünde ortasahanın ortasında oynamak zorunda kaldı.Pres yapmak, sürekli rakip kovalamak onun işi değildi.Bugüne kadar da yapmamıştı.Ama onun için de ilkti.Bu sisteme alışmak ve Sneijder’i 1 kademe daha sahada serbest bırakmak Galatasaray’a fazlasıyla yarayacaktır.Şuan en yakın rakibimizle 4 puan fark var.Hala çok avantajlıyız.Ancak haftaya müthiş kritik bir maçımız var.Bu maçı kazanırsak iddia ediyorumki bu ligi Fenerbahçe maçına bırakmadan bitiririz.Kayserispor çok zorlu bir deplasman.Kazanılacak 3 puan çok büyük şeyler ifade eder ve emin olun ondan sonra kendi evimizde oynadığımız her maçı yensek bile şampiyon oluruz.Medyada ve özellikle sosyal medyada Galatasaray üzerine birçok Fenerbahçe sempatizanı hesap tarafından saldırılar düzenlenilmekte.Özellikle Ünal Aysal ve ekibinin üzerine gidilerek pasifize edilmesi isteniyor.Bunun yapılması içinde Galatasaray’lı taraftarların bu zehir zemberek haberlere desteklerini bekliyorlar.Sakın bu tür oyunlara gelmeyin.Bu ay SPK mağdurlarıyla duruşmamız var.O duruşmayı kazanınca görücem ben onları.Bakalım bu sefer neye sığınacaklar?

Kısacası şampiyonluğun hala açık ara en büyük favorisiyiz.Tek eksiğimiz bir sistemde diretmememiz ve formsuz olmamız.Bu 2 probleminde bu dakikadan sonra maksimum 1 hafta içinde sona ereceğinden eminim ve sakın olarak şunu unutmayın.Galatasaray bir tanedir.En büyük takımdır.İnsanların oyununa gelmeyelim.

Saygılarımla.

http://www.twitter.com/gizemaksu1905

22 Ocak 2013 Salı

Westanbul #14



Westanbul!

Wesley Sneijder, Ajax altyapısında yetişen bugün dünyanın en iyi 5 playmaker oyuncularından biri.  Ajax gibi bir futbol fabrikasında yetişmiş, Hollanda futbolunun tüm total futbol özelliklerini alan bir oyuncuydu. Gençti.  Hollanda dışına açılmak istiyordu. 5 yıl boyunca Ajax’ta oynayan Wesley oynadığı 126 maçta 43 gol 56 asist ile takımına büyük katkı sağlamıştı. Ajax’taki misyonum sona erdi diyerek Avrupa’da kendimi göstermek istiyorum dedi.Ajax’ta tam 6 kupa kaldırmıştı. 2004 yılında dünyada bir sürü başarılı Hollanda’lı futbolcu varken ‘’Yılın Hollandalı Futbolcusu’’ seçildi.2002-2007 arası Ajax’ta oynadıktan sonra 2007 yılında tam 27 Milyon Euro’ya Real Madrid’e transfer oldu.





İlk yurtdışı deneyimiydi ve dünyanın en iyi takımındaydı. İlk yılında çok başarılı bir performans gösterdi. 35 maçta 8 gol 12 asist yaptı. Birçok maçta da maçın adamı seçildi. Güzel oyununun sonunda Real Madrid, Barcelona’nın önünde La Liga’yı lider tamamladı ve şampiyon oldu. İkinci yılında ise Real Madrid tam bir hüzün yaşadı. Ligi Barcelona’nın arkasından bitiren lacivert beyazlılarda Sneijder sonradan girdiği maçlarla 17 maç görev alıyor ve sadece 3 gol 5 asist yapabiliyordu.Daha sonra Real Madrid köklü değişikliğe gitti.Başkanlık koltuğuna Florentino Perez oturdu.Perez şişkin kadroyu görünce kadroyu temizleme kararı aldı.Hedefi ise Hollandalılardı! 



Florentino Perez açıkça takımda Hollandalı futbolcu istemiyorum dedi.O ara Real Madrid’de Sneijder, Van de Vaart, Huntelaar ve Robben gibi dünyaca ünlü yıldızlar vardı. Perez kararında kesindi ve oyuncular birer birer zararına başka takımlara gönderildi.Bunlardan biri de 15 Milyon Euro’ya İnter’e satılan Wesley Sneijder’di.



Sneijder, Mourinho’nun sevdiği bir oyuncuydu. Onu sahanın ortasına koydu ve oyun sistemini Sneijder’e göre kurdu. Mou’da Chelsea’dan başarısız ayrılmıştı. Avrupa kupası kaldırmamıştı. Hırslıydı. Sneijder Mourinho’nun anahtarı oldu.2009-2010 sezonunda Mourinho ve Sneijder’li İnter, önce İtalya’da şampiyon oluyor, sonra İtalya kupasını kaldırıyor ve daha sonra da tarihi bir başarı olan Şampiyonlar Ligi şampiyonu oluyordu! Bu inanılmaz bir başarıydı.İnter altın yılını yaşıyordu.



Sneijder de İnter’in bu altın yılından sonra Hollanda Milli takımı ile Güney Afrika’ya gidiyordu.Çıktıkları üst turda önce şuanki takım arkadaşı Felipe Melo’nun kendi kalesine attığı golle Brezilya karşısında beraberliği yakalıyorlar, sonra da galibiyet golüyle finale çıkıyorlardı. Finalde rakip İspanya idi ve 90 dakikada kazanan çıkmıyordu.120 dakikalık periyodlarda uzatmaların 2. Devresi atılan golle kupa ellerinden kayıyor. Sneijder ise hırsından ağlıyordu. Wesley Sneijder o sezon toplamda 54 maçta 14 gol 17 asist yaparak oynadığı takımlara büyük katkı sağlıyordu.



Daha sonra flaş bir kararla Mourinho, Real Madrid’in başına geçiyordu.Daha sonra İnter’in başına geçen Rafael Benitez ve Leonardo gibi hocalar da Sneijder’den faydalanamadı. 2012 yaz transfer döneminde ise İnter başkanı Moratti şuanki Beşiktaş’ın yaptığı gibi oyuncu maaşlarında indirime gitmeyi hedefledi ve Sneijder’in 6 Milyon Euro’luk ücretini 4 Milyon Euro’ya düşürmesini istediler. Sneijder ise bunu kabul etmedi. Çünkü takım kötüydü. Hocasıyla iyi anlaşamıyordu. Sakatlıkları canını sıkmıştı. İnter’de bunun üzerine Sneijder’i kadro dışı bıraktı ve ya kendine takım bul yada sözleşmeyi kabul et dediler.4 ay boyunca kadro dışı kalan Sneijder idmanlara katılmaya devam ediyor ama forma şansı bulamıyordu. Bunun üzerine Moratti’yi ziyaret eden Galatasaray Ünal Aysal Sneijder’in durumunu sordu ve olumlu bir yanıt alınca İnter’le anlaştı. Bu hem İnter hem GS için önemli bir anlaşmaydı. İş Sneijder’e kalmıştı. Sneijder’e yapılan görüşmeler ise kısa bir süre içerisinde olumlu sonuçlanmıştı. Ancak oyuncunun İnter’den 2.5 Milyon Euro’luk alacağı vardı ve bunun için 1.5 hafta bekledi. Sonunda alacakları konusunda İnter’le anlaşan oyuncu Galatasaray ile anlaştı.



Bu transfer Türkiye’ye gelmiş geçmiş en büyük transferdir. Orta yaşlarda hala revaçta olan bir dünya yıldızını son anda talip olsa da Liverpool’un ve Manchester United’ın elinden almak, Fenerbahçe’ye rahatça çalım atmak bu transferde Galatasaray’ın başta Ünal Aysal’ın başarısıydı. Sneijder’in dün Hollanda basınına bir demeci var. ‘’Ben artık dünyanın en iyi 5 oyuncusundan biri olmadığımı düşünüyorum.Ama bunu geri kazanıcam’’ dedi. İşte bu yüzden Galatasaray’ın Sneijder’e, Sneijder’in de Galatasaray’a ihtiyacı var.



http://www.twitter.com/gizemaksu1905

15 Ocak 2013 Salı

Harry Kewell #19



            Dün gibi aklımda o havalimanından yanında A takım idare menajeri Cenk Ergün'le passport kontrolden geçişi. Televizyonda NTV Spor açık muhabir deli gibi bu adamı görüntülemek istiyor. En sonunda Cenk Ergün ricayı kırmıyor ve başlıyorlar röportaja. Karizmatik oyuncu ''büyük bir camiaya geldim, taraftara layık olmak istiyorum'' diyordu. Sonra Cenk Ergün, ''oyuncu zaten yorgun, sonra devam edelim'' dedi. Gömleği ve mavi kot pantolonuyla karizmatik oyuncu mütevazi tavırlarıyla dikkat çekiyor. Kendisiyle foto çekilmek isteyen taraftarları kırmadan gülümseyerek foto çekiliyordu. Sonra imza attı. Herkes için soru işaretiydi kimisi sevinirken, kimisi kronik sakat gereksiz adam diyordu.

Daha ilk maçıydı ve rakip Denizlispor'du.Skibbe de ilk maç heyecanını yaşıyordu. Sahneye birden Hasan Şaş çıktı sağdan sürdü sıfıra yakın ortasını açtı. Oysaki forvetimiz gerideydi arkadan bir adam geldi ve çok klas bir plaseyle ağları sarstı. O adam Harry Kewell'dı. O kadar EPL'de oynayan adam sanki hayatının ilk golünü atmış gibi, sanki 40 yıllık GS'lı gibi taraftara koşuyordu. İşte o an, bu adam bizim dedim. Bu adam bu taraftarın gönlünü fethedecek dedim. Fethetti de. En umutsuz zamanlarda ortaya çıktı, defans yokluğunda Hamburg maçında defans oldu, Nonda'nın gönderilmesi ve Baros'un sakatlığında 1 dönem boyunca forvet oldu gol attı, attırdı. Umuda ihtiyacımız olduğu Bordeaux maçında 30 metreden çaprazdan topu 90'a taktı. Bunlar sadece buraya saydırabildiklerim. Çok büyük oyuncuydu Harry Kewell. Ne var ki Mustafa Sarp'ı, Barış Özbek'i kabullenip ona yüklenen ''Brothers of Adnan'' onu hiç istemedi. Son sezonunda bile taraftar desteğiyle 1 sene sözleşme uzattırdılar. Sonra da sessizce gitti.Gittiği Avustralya'da da gollerine devam etti.

Kısacası her yabancı oyuncu kolay kolay iz bırakmaz Galatasaray'da. Özellikle artık parasal endüstriye dönen futbolda, oyuncuların manevi değerleri pek önemli olmayabiliyor. En son akla gelen isimler Hagi ve sonra da Mondragon. Bunlardan sonra ilk defa Harry Kewell bu şekilde taraftarı fethetmişti. Seni hiç unutmıcaz cesur adam. Hep bizimlesin 19!



http://twitter.com/gizemaksu1905